a. gücü’nün başarılı oyunu karşısında bocalayan sarı – lâcivertlileri galibiyete yüksel ulaştırdı
güç kazanılmış maçlar vardır. kazanan takımın taraftarı göğsünü gere gere «aldık maçı» diye bağırıyor, «söke söke, koparta koparta.» tek golle de olsa maç zaferle bitmiştir. seyirci seyrettiğinden memnun, oyuncu oynadığı futboldan emin… alkışlar, kazanandan da, kaybeden de esirgenmez… ve bu da, maç hikâyelerinden biri olur, gider.
fenerbahçe de dün çok güç bir maç kazandı. golü attığı 83. dakikaya kadar futbol oynamış olsaydı, tribünlere âdeta sinan taraftarlarına iki puanla birlikte huzur da vermiş olacak! . ve tribünlerde sinen sarı – lâcivertli taraftar «aldık maçı. iyi oynayarak hak ederek kazandık» diyecek kuvveti kendinde bulamadı.
çünkü. fenerbahçeyi yine birkaç adam ayakta tutabilmiş. kollektif oyun bir kenara bırakılmış ve yükselin kendini bir insan yığınının ortasına atıp fedakârca savurduğu kafa şutüyle ankaragücü mağlûp edilmişti.. o seyircinin böyle bir fenerbahçenin ilerisine ümit bağlamasına bir milli lig mücadelesinin ehemmiyeti kavranmadıkça imkân olmayacaktı tabiî…
53 dakikada bir şüt…
oyun kuru bir sahada ve futbola müsait bir hava altında başladı.. fenerbahçe bilhassa müdafaada fevkalâde bir düzene sahip görünen ve takım halinde başarılı ankaragücünün kolay yutulur bir lokma olmadığını kısa zamanda anlamıştı.
ve gol…
maçın 83. dakikasına gelmiştik. sağdan iniveren ergunu ismet faulle durdurdu. frikiki atillâ çekecekti. çekti, ankaragücü kalesi önünde iki taraf oyuncularından bir insan yığını meydana gelmişti. yüksel sıçradı ve kafayı çaktı. top. süratle ankaragücü kalesi üst direğinin içine vurarak ağları buldu… fenerbahçe golü atmıştı. ama. ankaragücü mücadelesinden vazgeçmiş değildi. bütün akınları, tanzim eden hüsamettin, hayriye 85. dakikada bir pas daha uzattı. hayri daldı, önünde kimse yoktu. biraz soğukkanlı olsa… bekledi atillâ yetişti, kornere attı topu.. biraz soğukkanlı olsa, evet biraz soğukkanlı olsa, ankaragücü hiç değilse oynadığı futbolun karşılığını alacaktı…