* ve fenerbahçe sözünü tuttu: şeref turunu başkentte yaptı... yarış bitmeden göğüslenir mi ip? fenerbahçe göğüsledi işte... bir gün önce tokalaştığı şampiyonlukla dün kucaklaştı... bir yıl önce izmir'de bağrına bastığı sevgiliyi bu defa ankara'da kollarına aldı.
* sonuncu adayını yenemeyen başkent takımları, şampiyon adayını yenmek için bilenmişlerdi sanki.. öylesine canlı, öylesine hırslı, öylesine tehlikeli idiler. ama fenerbahçe tehlikeleri uzaklaştırmasını ve şampiyonluğu kendine yaklaştırmasını bildi.
* muhteşemdi dünkü finiş. dakikalarca sessiz sedasız yerinde oturup, hacettepe taraftarlarının tezahüratını dinlemiş, sarı - lâcivertli aşıkları, birden havaya fırlıyor ve dünyaya ikinci defa gelmişlerin sevinci ile hançeresini yırtıyordu: ya ya şa şa, fenerbahçe çok yaşa.
* sonra binlerce elin birbirine çarpmasından doğan muazzam tempo arasında sahadaki 11 kafa 22 ayak meşin yuvarlağı şampiyonluğa doğru daha hızlı koşturuyordu. zafere, zaferle ulaşıyordu fenerbahçe...
* bir puan için çıkmış fenerbahçe iki golle bitiriyordu maratonu... penaltıyı kazanınca aydın, ikinci golden sonra da ogün takla atmışlardı sevinçlerinden.. şampiyonluğa galibiyetle ulaşmanın sevinci idi bu...
* herşey bitmişti artık... şeref turu, şerefli tur, kaptan şerefle başlıyordu... bir mevsimlik çabasının armağanını arkadaşlarının omuzlarında yükselmekle görüyordu şeref. oynamayan futbolcular, ali, ergun bu tura katılmışlardı hazım, gözyaşları içinde koşuyor, ötekiler de dişleri heyecandan titreyerek koşmaya çalışıyordu. küçük sarı - lâcivert formalı maskotlarının elinden tutarak... maçtan da zordu bu tur..
* bir köşede ise ağır ağır yürüyen bir adam vardı. ingiliz serinkanlılığı içinde yürüyen bir adam... bir anda ona koşuyordu hepsi. omuza yükseltiyorlardı hocaları oscar holdu... ve sonra antrenör, menecer, masör, yöneticiler kucaklaşıyordu futbolcularla. sahaya atlamış taraftarlarla birlikte şeref turudevam ediyor ediyor, ediyordu...
* 19 mayıs stadında fenerbahçeli olmayan kalmamış gibiydi. işte göğsünde beşiktaş rozeti taşıyan ve dakikalarca «haydi hacettepe» diye bağırmış bir seyirci de yerinden kalkıp alkışlıyordu şampiyonu... yanındaki arkadaşına «hakettiler, hakettiler, aferin diyordu».