ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
cüneyt, gemisiz kaptan
futbola başladığı, ayaklarını meşin yuvarlağa yapıştırdığı günden, futbolu bırakması yakınlaşan bu günlere kadar işinden başka hiçbir şeyi düşünmemiş insandır cüneyt tanman...
ne hakeme bir itirazı vardır, ne kendi takım arkadaşlarına karşı bîr ceberruluk taşıyan hali.
cüneyt, futbol oynadığı sürece hep efendi kalan, kulüp teknik direktör ve basın ilişkilerinde ince bir centilmenlik silueti dolaştıran, türkiye'deki nadir kalan futbolculardan biridir.
sanki istanbul değil de, paris doğumludur cüneyt...
giyim kuşamı ile batılıdır. konuşması, oturup kalkması ile batılıdır. insan ilişkilerindeki zarifliği ile batılıdır. doğu'da bir kişi ne kadar batılı olabilirse, o denli batılıdır.
şehirleri terse çevirelim.
gerçekten cüneyt istanbul yerine paris'te dünyaya gelip, o frenk altyapısının renkli cümbüşünden geçerek futbolda daha evrensel bir forma kapsa idi, serüvenin sonu hangi kalemle yazılırdı?
herhalde futbol kişiliği daha ustalaşır, ayaklan ve kafasındaki yaratıcılık daha bir başka mimari çizgilerle modernleşir ve fransız serüveni için şöyle takırdarlardı.
"yakın dönemin en mösyö stoperlerinden biri."
şu günlerde gemisiz bir kaptan gibidir cüneyt. isterseniz benzetmeyi, herkesin benzeteceği hale getirelim. cüneyt şimdilerde okyanus haşinliğine dayanıp dayanmayacağı belli olmayan bir gemideki uzak yol kaptanı gibidir. geminin ikinci kaptanı tifodan yatmaktadır. çarkçıbaşı uzakdoğu patentli "amok" denen tehlikeli bir deliliğe yakalanmıştır. lostromo şiddetli bir enfarktüs geçirmiş, oksijen çadırı içindedir. mühimmatı biten tayfalar halsiz düşmüş, büyük paniklere yakalanmışlardır. geminin doktoru ise alkoliktir. bu geminin içinde sanki tek canlı kaptandır, yani cüneyt.
büyük olmak zordur. ama yalnız olan büyüklük çok daha zordur. kaptan şimdi bu "sırat dalgası"nın sınavını vermede. cüneyt dürbün gözlerinde, uzak ara bir yalnızlığa bakıyor. cüneyt'in dürbününde sadece okyanusun enginlikleri var, başka bir şey yok. cüneyt artık karayı özledi. cüneyt için yalnızlık, bir baş belası. kara görünse dürbünde, dürbün deliklerine vıcık vıcık insan yapışsa, hayat başlasa kahkaha başlasa.
kaptan için, cüneyt için.
13 ocak 1989
not: yazıdan önceki son galatasaray maçına yazdım...