tomarza'nın köhne kahvehanelerinden birinde salya sümük içinde izlediğim maç olmuştu. köydeydik. bayramdı sanırım. bizim köyün ahalisi de köye en yakın cine5 yayını olan yerleşim birimi tomarza ilçesine gidiyorlardı köyün otobüsü ile.
futbol hastasıydım ufakken. içim gücüm dünyanın en kral 11'ini, en iyi yedek 11'leri, dünyanın en müthiş stadyumlarını, en güzel takım logolarını çıkarmaktı defterin arkasına. ayrıca elime atlas alıp dünya başkentlerini ve para birimlerini ezberlemek yine aynı şekilde hastalıklı bir hobimdi. madagaskar'ın başkentinin antananarivo olduğunu 9 yaşımdan beri biliyorum yani.
neyse, biliyorum akşam maç var. amcam, dayım filan ufaktan çıkıyorlar evden, çaktırmadan... ben de içimden umuyorum beni de götürürler diye. götürmediler lan. sonrasında bir salya bir sümük... sonrasında annem elimden tutup köyün otobüsüne yetiştirmişti beni. cebimde de bir dünya bozuk para. sonra gittik kahvehaneye. ama dinmedim. hala sümüğüm akıyor. yayın ücretleri toplanırken cebimdeki parayı amcama vermeye çalışmıştım da "sen dur len" demişti. sonrasında gol üstüne gol. arkadan bir oğlanın "5 dene ataceğaak 5 dene" sözü hala en olmadık zamanlarda, zamansızca aklıma gelir. bazen de 3-0, 4-2 gibi skorlarda kendi kendime söylerim "5 dene ataceğaak 5 dene" diye.