* bir gece önce başkente indiklerinde, pardesülerinin yakalarını kaldırmış evsahipleri tarafından karşılanan tunusluların, yüzlerini buruşturdukları ve içlerinden «eyvah, bu soğukta nasıl oynayacağız» endişesini duydukları seziliyordu. fakat dün hava birden açıp da, parlak güneş altında antrenman yaparken, bu defa yüzleri gülüyor. içlerinden de «iklim korkumuz azaldı» dedikleri farkediliyordu. bu sebepledir ki, 19 mayıs stadına geldiklerinde, başlarını eğip sahaya bakmak yerine başlarını kaldırıp havaya bakıyorlardı boyuna...
* tunuslular cana yakın insanlar... fakat «saat» e de bir hayli uzak.. meselâ dün 10.30 da gelceklerdi antrenmana. hattâ türk milli kadrosundaki futbolcular ve idareciler de staddaydı. hep bekledik, bekledik. saat 11 oldu, gelen yok, giden yok, 11.30 oldu, gene görünürde tunuslular yok. nihayet 12 yi birkaç dakika geçe çıkış tünelinde göründüler, işte o bekleyiş sırasında can bartu «ister misiniz, dedi, bunlar yalnız antrenmana değil, yarın maça da gelmesinler...»
* can'ın dikkatini çeken bir nokta da, futbol federasyonunda aynı şahısları görmesi olmuş.. «bizde de değişiklik büyük» diye anlatıyordu. «ben avrupa ya gitmeden önce, sabah erken kalkan federasyonu kurardı. demek artık modern metodlar hâkim..»
* «10 yıl önce milli formayı ilk defa genç millî takımda giymiştim. o zaman da antrenörümüz cihat arman'do. şimdi cihat ağabey benim 25 inci maç gümüş madalyamı alışımda da yine antrenör..» diyen şeref, «acaba, sualini ortaya atmaktan da kendini alamıyor, acaba altın madalyaya da ulaşmak nasip olacak mı?» ve ardından can'a da takılıyor: «sen maçın câzibesini arttırdığın için, herhalde hasılattan hisse alırsın...» fakat etraftan atıldılar: «hasılat değil, nasihat alır gider bizim bildiğimiz...»
* federasyon başkanı muhterem özyurt da «bak can, dedi, iyi oynamazsan, ikinci askerliğe alırız ve kalırsın burada...»
* tunus takımı antrenörü gerard andre, nice takımında lefterle beraber oynamış «ben lefter’i türkiyede antrenör bulacağımı sanıyordum» dedi. «hayır, cevabını aldı, futbolcu hâlâ...»
* federasyon teknik üyesi saim kaur, son galatasaray -beşiktaş maçında çıkan modaya uymuş: «asla» diyor, «favori olduğumuzu kabul etmiyorum..» bu gidişle «favori» sözü argoda ya da hakaret lügatinde yer alacak ve mahalle arasındaki maçlarda kafa göz yararak kavga edenlere rastlayacağız: «ben favori ha? favori senin babandır.»