ilk basımı 2001 yılında olan murat toklucu'nun "taraftarın senle" kitabından;
90'ların ikinci yarısının en önemli özelliklerinden biri istanbul'da birbiriyle kavga etmeye son veren grupların benzerlerinin anadolu'ya iyice yayılmasıdır. trabzon, kocaeli, bursa, sakarya gibi yerlerde maç izlemek her daim tehlikeli olmuştur gerçi, ama adana, antalya, izmir, samsun gibi kentlerde en azından eli bıçaklı güruhlara rastlanmamaktadır. 90'lı yılların ikinci yarısı bunun da miladı olur.
önce, eskiden beri tehlikeli olan yerlerden iki örnek verelim. hıncal uluç, bir kocaelispor-galatasaray maçında yaşadıklarını anlatıyor:
"kocaeli maçı kazandı. ama buna rağmen şeref tribününde oturmak için yapılmış tahtaları söküp söküp sahaya atıyorlar. polis bizi menzil dışına, santranın içine topladı. orada kocaeli emniyet müdürü'ne olaylara neden engel olamadığını soruyorum. emniyet müdürü 'hıncal bey siz bir saat sonra gidiyorsunuz, biz bunlarla burada yaşamak zorundayız' diyor. bu bir. yine aynı maçta hakemler şeref tribününün altından çıkıyorlar, tünel yok o zaman. şeref tribününden birisi hakemlere koltuk attı. ben de ertesi gün 'vali'nin kafasının üstünden koltuk atılıyorsa bu iş nerelere varır?' diye yazdım bunu. vali bana telefon etti, 'hıncal bey, koltuğu sahaya savcı attı. kimi kime şikâyet edeyim?' dedi."
not: kocaelispor'un 90larda galatasaray'a karşı kazandığı tek maç bu olduğu için buraya yazdım...